Bertnard Russell’da Ahlak Felsefesi
Ahlakın, toplumdaki düzeni sağlamak için yazılı olmayan kurallar olması, insanları birbirlerine karşı diğerkâm olmaya çağıran bir yönünün de bulunmasını, bir noktadan sonra gerekli kılmaktadır. Aslında bu feragat ahlakıdır. İnsanın bazen kendi faydasından vazgeçip başkalarının faydasını gözetmesi ile bir problem açığa çıkar; başkalarının kim olduğu problemi. Bazılarının saygı gösterdiği başkası, yalnızca kendi milletinden ibaret olmasına rağmen, bütün bu tutumların üstüne çıkabilen az sayıda filozof kişiler için başkası, insanlığın tamamıdır. Onun çevresi genişlemiştir ve bu çevre herkesi kapsayacak bütünlüktedir. Elinizdeki kitap, Bertnard Russell’ın bugün insanlığa acı çektiren olguların temelinde yer alan, karşı çıkılması ve düzeltilmesi gerektiğini düşündüğü ve halen geçerliliğini sürdüren düşüncelerini çarpıcı biçimde aktarmaktadır.
Ömer Nasuhi Bimen’de Teolojik Ahlak
Kendi medeniyet anlayışımızı yeni paradigmaya uydurma gayreti, aydınlarımızın çoğunun seçtiği yol olmuştur. Bununla birlikte Batı'dan teknolojinin, teknolojiyi oluşturan bilginin ve bilgi yönteminin alınmasının şart olduğunu, ancak kadim kültürün korunması gerektiğini savunan aydınlarımız da az değildir. İşte bunlardan biri de son yüzyılda, kültürümüz ve kültürümüzü meydana getiren bilgi dallarıyla ilgili birçok eser kaleme almış olan Ömer Nasuhi Bilmen'dir. Bir toplumu, diğerlerinden ayıran en önemli faktörlerden biri de etik kurallar konusundaki tercihlerdir. Bilmen, belki de bunu fark ettiği için, etik konusuna çok fazla önem vermiş, bu konudaki değişime karşı çıkmış ve kadim ahlak sisteminin korunması gerektiğini var gücüyle savunmuştur. Elinizdeki kitap, Bilmen’e göre fikir dünyamızda son yüzyılda seyreden hareketlilikleri ve buna bağlı olarak meydana gelen önemli değişiklikleri konu almaktadır.
Hayvan Çiftliği
George Orwell bu eserinde, Bir Peri Masalı alt başlığı ile masal dilinin sade anlatımını kullanarak güçlü bir siyaset eleştirisini alegorik üslupla gözler önüne serer. Yazar, dönemin sosyalizm eleştirisini Beylik Çiftlik’te yaşayan hayvanların kendilerini sömüren insanlara karşı ayaklanması üzerinden anlatır. Hayvanların daha eşit bir yaşam hayali ile çiftlik sahibi Bay Jones’a karşı ayaklanmaları ve onu çiftlikten kovmaları ile başlayan yeni düzen, aralarındaki en zeki grup olan domuzların liderliği ile ilk şeklini alır. Başlarda adaletsizliğe, acımasızlığa ve kısıtlanmışlığa karşı sosyalist bir devrim yapan hayvanlar, zamanla kendilerini bu devrimin kapitalistleşmiş önderlerinin daha zalim bir rejime dönüştürdüğü yönetimin idaresi altında bulur. Bu yeni diktatörlüğün meşhur mottolarından biri olan “Bütün hayvanlar eşittir. Ama bazı hayvanlar daha eşittir” sözü, eserin dönemsel politik eleştirisini günümüze taşıyan anlamlı bir ironi olmaya devam etmektedir. Aslında Hayvan Çiftliği, otoriter gücün adım adım zorbalığa evrilme sürecini anlatırken sadece belli bir dönemin salt yansıması değil halen güncelliğini korumakta olan çarpıcı bir yergidir.
Siyah; karanlık, kendiliğini bulma alanı. Beyaz; hakikatin kendisi ama beyaza bakamayız, kör eder. Gri; hakikati arama alanı, arama çabası. Hakikate erişmek gibi bir derdimiz yok, hakikati arama çabası daha önemli, Siyahta kalmak bizi zalim, beyaza eriştik demek bizi yalancı eder. Oysa biz iddiası çabasında olan bir alandayız.